Devrik diktatör Beşşar Esed aykırısı güçlerin Şam’da denetimi sağlamasının akabinde, birçok Suriyeli, evvelden yaşadığı meskenlerine geri dönerek yaralarını sarmaya başladı. Muhalif güçlerden Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) lideri Ahmed el Şara da (Ebu Muhammed el Culani) Esed idaresi vakti terk etmek zorunda kaldığı aile konutuna geri döndü lakin meskene diğerinin yerleştiğini öğrendi. İngiliz The Times gazetesi, Culani’nin Şam’a gittikten sonra uğradığı meskeninde yaşadıklarını yazdı.
Kentin denetiminin sağlandığı 8 Aralık günü erken saatlerde Şam’a varan Culani, evvel sorumluluğundaki vazifeleri yerine getirdi. Hapishanelerin boşaltılması, idarenin devralınması, halka davette bulunma üzere görevlerini tamamladıktan sonra HTŞ lideri, doğduğu ve büyüdüğü konuta gitti. Esed zulmüne karşı başkaldırdığı için ailesi ile birlikte terk etmek zorunda kaldığı meskene geri dönmek istiyordu.
Akşam saatlerinde konutun önüne gelen Culani, dört arkadaşı ile birlikte asansörle onuncu kata çıktı ve kapının zilini çaldı. Esed, Şara ailesinin konutuna makine mühendisi Dr. Ahmed Süleyman ve eşini yerleştirmişti. Kapıyı açan Süleyman’a karşı Culani yumuşak bir üslupla ricada bulundu. Olaya şahit olan apartmanın kapıcısı Amer’e nazaran Culani, “Bu daireyi boşaltabilir misiniz? Gördüğünüz üzere ailemin burada onca yaşanmışlığı var ve geri taşınmak istiyorlar” dedi.
Daire mühendis ve eşine Culani’nin isyancılara katılması ve ailesinin Mısır’a kaçmasının akabinde mülklerine el koyan Esad rejimi tarafından verilmişti. Kapıcı Amer, Culani’nin Dr. Süleyman’a eşyalarını toplaması için birkaç gün mühlet tanıdığını söyledi. Dr. Süleyman 2 gün sonra eşyalarını toplayarak daireyi terk etti. Yaşananlara ait Times’a konuşan kapıcı, “Culani hayli nazikti. Eski rejimden bir adam Culani’nin yerinde olsaydı, mühendis ve karısını pencereden aşağı atardı” dedi.
Culani’nin ve ailesinin yedi yaşındayken taşındığı batı banliyösü Mezzeh, pek çok insanın zihninde rejimle özdeşleştiriliyor. Burası üst seviye yetkililerin ve güçlü iş adamlarının yaşadığı, bir tarafında askeri havaalanının, öbür tarafında ise adalet bakanlığı da dahil olmak üzere birçok bakanlığın bulunduğu bir yer. Culani’nin kimya mühendisi olan babası, 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda İsrail tarafından ele geçirilen Golan Tepeleri’ndeki aile meskenini o doğmadan evvel terk etmek zorunda kalmıştı.
Esed idaresi ile yaşadığı sürtüşme nedeniyle Culani’nin babası 1982’de Suudi Arabistan’a gitmişti. Suriye ismine gerçekleştirdiği yurt dışı görevi sona erdiğinde ise Şam’daki Mazzeh muhitine taşınarak küçük bir bakkal ve yanında da bir emlakçı açmıştı. Bakkal iç savaşın birinci periyotlarında rejim tarafından ele geçirilmiş, Culani ve ailesi Mısır’a kaçmak zorunda kalmıştı.
HTŞ lideri Culani terör örgütü PKK/YPG ile ilgili birinci bildirilerini verdi. Bir küme basın mensubunun sorularını yanıtlandıran Culani, yıllardır süregiden çatışmalara artık son verilmesi gerektiğini belirterek bunun için yeni hükümetin ülkenin toprak bütünlüğünü sağlayana kadar çaba edeceğini tabir etti. “Geçiş hükümetindeki Savunma Bakanlığı’nın ülkedeki tüm silahlı güçleri dağıtacağını lisana getiren Culani, “Suriye devletinin yetkisi dışında hiçbir silah olmayacak” dedi.
Suriye’nin kuzeydoğusunda terör örgütü PKK/YPG ile devam eden çatışmalara ait soruyu da cevaplayan Culani, “PKK ile Kürt halkımızı bir tutamayız. Terör örgütü ile Kürt vatandaşlarımız ortasında büyük fark var” diye konuştu. Yeni anayasanın hazırlanması için komiteler ve kurullar oluşturulacağını bildiren Culani, şöyle devam etti: “Yetki biçimi uzmanların, hukukçuların ve Suriye halkının kararlarına bırakılacak.” İsrail’e de seslenen Culani, Suriye’nin egemenliğine hürmet gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak İsrail’in 1974 mutabakatında belirlenin hudutlara çekilmesini istedi.